top of page

HUKUK ÖĞRENCİLERİ İÇİN 30 KİTAP ÖNERİSİ

1. NUTUK - MUSTAFA KEMAL ATATÜRK


2. BİR İDAM MAHKUMUNUN SON GÜNÜ - VİCTOR HUGO

"Affedin beni! Affedin beni!" diye yineledim. "Ya da hiç değilse bir beş dakika daha verin." Kim bilir? Belki verirler. Benim yaşımda bu şekilde ölmek çok korkunç. Son anda cezanın ertelenmesi olaylarının yaşandığını herkes bilir. Ben affedilmeyeceğim de kim affedilecek? Lanet olası cellat! Yargıca yaklaşıp idamın belirlenen saatte yapılması gerektiğini ve zamanın geldiğini söyledi; sorumlu oydu, üstelik yağmur yağıyordu ve giyotinin paslanma riski vardı. Ah, Allah aşkına, cezamın ertelenmesi için bir kaç dakika daha bekleyin yoksa direneceğim ve ısıracağım!


3. KANUNLARIN RUHU ÜZERİNE - MONTESQUIEU

Montesquieu (1689-1755): Aydınlanma döneminin en önemli düşünürlerindendir. La Brède’de doğdu, hukuk eğitimi aldı. Bordeaux parlamentosu üyesiydi, hâkimlik yaptı. Bordeaux Akademisi’ne seçildi ve makaleler yayımladı. İran Mektupları ile ün kazandı, hayatını teorik ve edebi eserlerine adadı. 1748’de yirmi yıllık bir çalışmanın eseri olan Kanunların Ruhu Üzerine’yi yayımlattı. Eleştiriler üzerine, 1750’de kitabın savunmasını yazdı, ancak Katolik Kilisesi 1751’de kitabı yasakladı. Bu muazzam eser dünyadaki bütün halkların kanunları, gelenekleri, usullerini ele alır; her bir topluma en uygun yönetim şeklini ve kanunları saptar, bunun maddi ve manevi gerekçelerini açıklar.


4. SUÇ VE CEZA - FYODOR MİHAYLOVİÇ DOSTOYEVSKİ

Dünyanın en büyük yazarlarından kabul edilen Rus Yazar Fyodor Mihayloviç Dostoyevski’nin 1866’da yayımlanan ölümsüz eseri Suç ve Ceza, tüm insanlığı kavrayan bir öyküye sahip. Aklın, inancın ve eylemlerin vicdan ile muhakemesini tüm çıplaklığıyla yansıtan eser, sizi hem suçlu hem yargıç olduğunuz 705 sayfalık bir soruşturmanın içine çekiyor.


5. SUÇLAR VE CEZALAR HAKKINDA - CESARE BECCARIA

Suçlar ve Cezalar Hakkında kitabıyla ceza hukuku alanında bir çığır açan Beccaria şöyle diyor: "Bir cezanın, bir ya da birden çok kişi tarafından bir yurttaşa karşı uygulanan kaba bir güç, şiddet olmaması ve sayılmaması için, her şeyden önce kesinlikle herkese açık, çabuk, kaçınılmaz, belli koşullarda olabilir yaptırımların en ılımlısı ve en azı, suçların ağırlığıyla orantılı ve yasalar tarafından belirlenmiş bulunması zorunludur."

Türk hukukçusu, Beccaria'nın Suçlar ve Cezalar Hakkında adlı anıt yapıtını her zaman kolayca ulaşabileceği bir yerde, hatta elinin altında bulundurmalıdır. Tıpkı bir sözlük gibi, bir ceza yasası gibi... Çünkü bu yapıt, ceza yasalarının bir ilkeler sözlüğüdür. Hem de vazgeçilmez bir sözlüğü... O açıdan, tarihin dışına düşmüş Türk hukukçusu onun içine girmeli, gerçekleri oradan görmeli ve uzun uzun düşünmelidir. Kim ki bunu yapar, ceza hukukuyla buluştuğunu değil, onu yeniden keşfettiğini görür.


6. DAVA - FRANZ KAFKA


İnsan zihninin ve bedeninin baskılandığı, korkuya maruz bırakıldığı hayatların her taraftan kuşatıldığı 20. yüzyılda geçen bir adamın öyküsünü anlatıyor bu kez Franz Kafka. 1925 yılında, ölümünden sonra yayımlanan bu eseri sembolik bir hikâye gibi algılayabilir, bir varoluşçunun gözünden görebilir ya da totaliter rejimlerin çılgınlığında yaşadığımız modern bürokrasilerin bir trajedisi gibi okuyabilirsiniz.

Kafka, suçunu hiç bilmeden yargılanan Josef K.’nın hikâyesinde korku çağında yaşayan insanların birbirlerinden korktukları sürece bu düzenden kurtulamayacaklarını anlatır. Çağlar boyunca okunacak bu klasik eser, gelecekte de insanlara kendilerini anlatmaya devam edecektir.


7. BEŞ CİNAYETİN ANATOMİSİ - KEMAL BEHRAMOĞLU

Beş cinayeti irdelemek nereden aklıma geldi? Neden böyle bir ihtiyaç duydum? Savcılık ve ceza avukatlığı yaparak geçirdiğim 35 yılda, ömrümün en güzel ve en kahırlı dönemi olan bu 35 yılda, yüzlerce cinayet olayı ile karşılaştım. Bir kısmında tahkikatı yürüten savcı idim, bir kısmında sanığı savunan avukat, birkaç tanesinde de öldürülen kişilerin yakınlarının haklarını savunan müdahil vekili.

Mesleğe başladığım günden, hatta hukuk fakültesine başladığım günden itibaren, cinayet suçları beni yakından ilgilendirmişti. Bunun en önemli nedenlerinden bir ikisine burada değineceğim. Bu kitabı kaleme almam, Türkiye'de uygulanan hukuk sistemindeki çarpıklığı, cezaevlerindeki keyfiliği, tahkikatları yürüten kişilerin eğitim yetersizliklerini, yargısız infaz yapan bir kısım medyanın sorumsuz, pervasız tavrını, bu laçkalık içinde cinayet suçlarının bir kısmına ölüm cezası verilmesi ve bu ceza verildikten sonra hata halinde telafisinin mümkün olmayışını gözler önüne sermek amacıyladır. 


8. BÜLBÜLÜ ÖLDÜRMEK - HARPER LEE


1960 yılında yayımlandığından bu yana bütün edebiyatseverlerin gönlünde özel bir yer edinen, Pulitzer ödüllü Bülbülü Öldürmek Amerika’nın güneyinde yaşanan ırkçılığı ve eşitsizliği bir çocuk kahramanın, Scout Finch’in gözünden anlatıyor.

Harper Lee, kullandığı yalın ama çarpıcı dil aracılığıyla adalet, özgürlük, eşitlik ve ayrımcılık gibi hâlâ güncel temaları, Scout’un büyüyüş öyküsüyle birlikte dokuyarak, iyilik ve kötülüğü hem bireysel hem de toplumsal düzeyde mercek altına alıyor.

Bir “zenci”nin haksız yere suçlanması üzerinden gelişen olaylar; önyargılar, riyakârlık, sınıf ve ırk çatışmalarıyla beslenen küçük Amerikan kasabasının sınırlarını aşıp, insanlar arası ilişkide adaletin ve dürüstlüğün önemini anlatan evrensel bir hikâyeye dönüşüyor. Etkileyici gerçekliğiyle ürperten, “insani” vurgusuyla sarıp sarmalayan, çağdaş dünya edebiyatının en önemli örneklerinden biri olan bu klasik roman, Ülker İnce çevirisiyle tekrar Türkçede.

"İstediğin kadar saksağanı vur vurabilirsen ama unutma, bülbülü öldürmek günahtır."


9. FEMİNİZM, POSTMODERNİZM VE HUKUK - ADNAN GÜRİZ

Yaklaşık iki yüz yıldır üzerinde durulan feminizm akımı 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra daha fazla güçlenmiştir. I. ve II. Dünya Savaşları kadınların çalışma hayatına aktif şekilde katılmalarında rol oynamıştır. Bu kitapta değişik yazarların feminizm konusundaki görüşleri ile liberal, radikal ve postmodern feminizm türleri incelenmiştir. Postmodernizm ile modernite arasındaki ayrılıklar ve postmodernizm konusundaki değişik fikirler üzerinde durulmuştur. Postmodernizmin sanat, ekonomi ve etik konularındaki yaklaşımı değerlendirilmiştir. Feminizm ve postmodernizmin hukuka yansıması ve sivil itaatsizlik görüşüne kitapta yer verilmiş, posmodernizmin karşıt akımlar ve ideolojiler karşısındaki etkinliği ile belirsizliği üzerinde durulmuştur.


10. HUKUK VE ETİK BOYUTUYLA ÖTENAZİ - PROF. DR. NUR CENTEL


11. ADLİ PSİKİYATRİ VE HUKUK - MAZLUM ÇÖPÜR

“Adli psikiyatri alanı tüm dünya ülkelerinde ve ülkemizde yeni gelişen bir alan olduğu için hukuk ve psikiyatri alanlarını entegre eden kaynaklarla ilgili eksikler bulunmaktadır. Bu kitap psikiyatrist ve psikologlar için meslek hayatlarında sıklıkla karşılaştıkları adli psikiyatri konuları ile ilgili bir başvuru kitabı olarak hazırlanmıştır.  Adli psikiyatri alanındaki tüm konular; suç mağdurlarının haklarının korunması, sanıkların yaptıkları fiillerin doğru değerlendirilmesi toplumun güvenliği açısından büyük önem arz etmektedir. Yasa gereği psikiyatrist ve psikologlar bilirkişi olarak tayin edilebilmekte sanık ve mağdurlarla ilgili değerlendirmeleri yapmakla yükümlü kılınmaktadır.  “Adli Psikiyatri ve Hukuk” kitabı bilirkişi olarak atanacak psikiyatrist, psikolog, asistan ve adli tıp uzmanlarının başvurabileceği temel bilgileri içermektedir.


12. KADIN HAKLARININ GEREKÇELENDİRİLMESİ - MARY WOLLSTONECRAFT

Mary Wollstonecraft’ın kadınların özgürlüğüne dair tutkulu bildirgesi, basmakalıp uysal ve gösterişli kadınlık algısını yıkıp yepyeni bir eşitlik çağının kapılarını aralarken Wollstonecraft’ı da modern feminizmin kurucusu olarak tarihe geçirmiştir.


13. HÜKÜM KURMA SANATI


14. KÜÇÜK AVUKAT - JOHN GRİSHAM

John Grisham’dan gençler ve yetişkinler için çarpıcı soluk soluğa okunacak bir roman… Erkek çocukların hayalinde genellikle itfaiyeci, pilot, polis, komando vb. olmak vardır. Theodore Boone ise 13 yaşındadır ve tek hayali avukatlık mesleğidir… Ancak bir konuda karar verememektedir: Acaba duruşma avukatı olup jüri karşısında etkili konuşmalar yapmayı mı seçsin, yoksa zor kararları verebilen tarafsız bir yargıç olmayı mı?

Hayat böylece sürüp giderken birden Theo kendini bir cinayet davasının tam ortasında buluverir. Ya katil kusursuz bir cinayetten paçayı sıyıracak ya da Theo araya girip yürürlükteki hukuk sistemine meydan okuyacaktır.


15. HEGEL'İN HUKUK FELSEFESİNİN ELEŞTİRİSİ - KARL MARKS

Marksizmin "tarih-öncesi" ürünlerinden biri olan ve ilk kez D. Riazanov'un gün ışığına çıkarmasından sonra, henüz sınıflar savaşımının ve proleter devrimin siyasal ve toplumsal dönüşümdeki işlevini kavramaktan uzak olması nedeniyle, bazen Marx'ın olgunluk dönemi düşüncesine karşı kullanılmak istenen bu 1843 elyazmaları, yine de devlet ile sivil toplum arasındaki ilişkilerin bilimsel bir açıklaması ve hegelci diyalektiğin materyalist bir devriklemesi üzerine ilk girişimleri içeriyor. Bu bakımdan bu yapıt, marksizm ve marksizmin doğuşuyla ilgilenen herkes için son derece önemli bir belge oluşturuyor.


16. SEFİLLER - VİCTOR HUGO

17. ÇOCUK YASASI - IAN MCEWAN

Londra'da yaşayan, Yüksek Divan Aile Hukuku Dairesi'nin en başarılı ve ünlü hâkimlerinden Fiona Maye, özel hayatındaki kriz karşısında çaresizdir: Kocası Jack onu genç bir kadın için terk etmektedir. Fiona tam bu sırada kendini Adam Henry davasının hâkimi olarak bulur. On yedi yaşında bir lösemi hastası olan Adam, tedavisi için elzem olan kan naklini günah olduğu gerekçesiyle reddetmektedir. Onun kişisel haklarına saygı göstermekle bu hakları çiğneyerek hayatını kurtarmak arasında kalan Fiona, bir sonuca varabilmek için Adam'la görüşmeye karar verir. Bu görüşme ikisinin de hayatını değiştirecektir. 18. TOPLUM SÖZLEŞMESİ - JEAN JACQUES ROUSSEAU

Jean-Jacques Rousseau tarafından 18. yüzyılda toplumun nasıl yönetilmesi gerektiğini ele alan ilk eserlerden biri olan Toplum Sözleşmesi, eşitsizlik, toplum hakları, yasalar, demokrasi, siyasetin nasıl şekillenebileceği gibi konulara odaklanıyor. Rousseau’ya göre yurttaşlar olmadan erdem, erdem olmadan özgürlük, özgürlük olmadan devlet olmaz.

19. CEZA SÖMÜRGESİ VE HUKUK ÖYKÜLERİ


20. HUKUK YARGILAMASINDA DURUŞMA YÖNETİMİ


21. HUKUK FELSEFESİNİN PRENSİPLERİ - GEORG WILHELM F. HEGEL

“Hegel, antik site idealini hiçbir zaman terk etmemiştir. 0, yalnızca, bu ideali çağdaş realite ile, toplum içinde giderek daha önemli bir rol oynayan bir burjuvazinin varlığı ile uzlaştırmak istemiştir. Hegel, hukuk konusundaki düşüncesinin ilk sistematik şekli olan jena Hukuk Felsefesi'nde, tabii hukuku, sosyal kurumları yalnızca kendi maddi ve manevi gelişmesine hizmet eden araçlar gibi gören bireysel şahsın hukuku olarak düşünür ve onun karşısına bir organik tabii hukuku koyar; bireyci atomizme, Totalite fikriyle karşı çıkar.

Hegel, düşünsel yaklaşımıyla, kapitalist devlet yapısının hukuki temelini atmayla kalmamış, bugüne dek süre gelen ulus-devletin temel hukuksal formatını yaratmıştır. 


22. HUKUK ÜZERİNE - ADAM SMİTH

Modern iktisadın kurucusu, ahlâk felsefecisi, İskoç Aydınlanması’nın önemli figürü Adam Smith, iktisat alanında Milletlerin Zenginliği; ahlâk alanında ise Ahlâki Duygular Kuramı eserleri ile biliniyor. Oysa bu eserlerin her biri, Smith’in sosyal bilimlerin hemen her alanına temas eden bir perspektife sahip olduğunu ortaya koyuyor.

Smith’in her iki kitapta da, münhasır bir hukuk eseri yayımlama veya en azından yayımlamış olduğu kitapların sonraki baskılarında bir hukuk bölümü ekleme arzusundan söz ettiğini; ancak bu arzuyu gerçekleştiremediğini biliyoruz. Smith’in Glasgow Üniversitesi’nde verdiği derslerin kayıtlarının titiz bir araştırmayla yazarın diğer eserleri ve notlarda gönderme yapılan tarihi olayların doğruluğu ile karşılaştırılması sonucunda ortaya çıkan bu eser Milletlerin Zenginliği’ni açıklamakla kalmıyor;  ahlâk felsefesi dersinin üçüncü ve dördüncü bölümlerini oluşturuyor ve Ahlâki Duygular Kuramı’nın son sayfasında gelecekte yapmayı planladığını söylediği ‘”hukuk ve yönetimin genel prensiplerinin açıklamasının” veya “hukukun tarihinin” de taslakları olarak karşımıza çıkıyor.


23. LEVİATHAN - THOMAS HOBBES


24. HUKUK VE İDARE ADAMI OLARAK OSMANLI DEVLETİ'NDE KADI

- İLBER ORTAYLI


25. KURGU İLE GERÇEKLİK ARASINDA HUKUK MESLEKLERİ

''Sokağa kulak verin. Eğer bir ülkede her Allah’ın günü hukuktan, dolayısıyla adaletten söz ediliyorsa orada hukuk da, adalet de hasta demektir. Hasta hukuk, hasta adalet ise, dayandığı felsefesi doğrultusunda doğru algılanmadığı ve doğru uygulanmadığı için değerleri çiğneyenleri asla hizaya getiremez. Bu hastalığın virüsü de aslında bellidir: "Bilim başka, uygulama başka”. Bu virüs, hukuk fakültesi bitirmeyi gereksiz kılmış ve ülkemiz yargılamasındaki uygulamalarla da yaşamını sürdürecek bir ortam bulmuştur. "Auschwitz’ten sonra şiir yazmak barbarcadır” demişti Adorno. Bu virüs yaşamayı sürdürecekse yeni hukuk fakülteleri açmak da, kesinlikle toplumla alay etmektir. İşte elinizdeki kitap, bu virüsü yok etmenin çarelerine değiniyor. Okunmalı ve sonra da üzerinde derin derin düşünülmeli.''

(- Prof. Dr. Sami SELÇUK Yargıtay Eski Başkanı Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi)

26. ADALET KAVRAMI - ADNAN GÜRİZ


27. HUKUK, AHLAK VE SİYASET ÜZERİNE - SCHOPENHAUER

Bir İnsanın daha hayata adım atar atmaz kendisini içinde bulduğu maskeli balodan haberdar edilmesi çok önemlidir. Aksi halde karşılaştığında anlayamayacağı ve tahammül edemeyeceği, hatta şaşkınlıktan donup kalacağı birçok şey vardır; ve aslında uzun ömürlü olanlar onlar olacaktır. Alçaklığın gördüğü himaye, erdemin çektiği aldırmazlık, hakikate ve büyük yeteneklere tahammülsüzlük hatta garezkârlık, bilim adamlarının kendi sahasındaki cehaleti, halis mamullerin neredeyse her zaman aşağılanması ve sadece sahtelerinin baş tacı edilmesi böyle bir şeydir söz gelimi.

O yüzden gençler bu maskeli baloda elmaların balmumundan, çiçeklerin ipekten, balıkların mukavvadan yapılma ve istisnasız her şeyin oyun ve oyuncaktan ibaret olduğunu mutlaka öğrensinler. Birbirleriyle ciddi ciddi iş yapma azmi içerisindeki iki insandan birinin sahte mallar tedarik ettiğini, diğerinin de bunun karşılığında ona kalp paralar ödediğini onlara zamanında söylemek lazım.


28. SUÇ - BİR CEZA AVUKATINDAN GERÇEK HİKAYELER - FERDİNAND VON SCHIRACH

“Jim Jarmush, Çin imparatoru hakkında bir film yapmaktansa köpeğiyle yürüyüşe çıkan bir adamın filmini yapmayı tercih ettiğini söylemişti bir keresinde. Benim durumum da tıpkı böyle. Ceza davaları hakkında yazıyorum, yedi yüzden fazla savunma yaptım. Ama aslında insan hakkında yazıyorum; onun başarısızlığa uğraması, suçluluğu ve ihtişamı hakkında…”


29. BİR CEZA AVUKATININ ANILARI - FARUK EREM

Bir tuhaftır ceza avukatlığı. Ayıplamayacaksınız, kızmayacaksınız, ağlamayacaksınız da. Bunlar olmaz mı? olur. Ama hep içinizde olmalı. Bakışlarınızda kaçak bulunmasın. Karşınızdaki suçlunun gözlerinin içine bakın, dostça. Orda derdini dökmek isteyen "insan"ı göreceksiniz. Bundan sonrası kolaylaşır. "İnsan, insanın zehrini alır" derler, halk dilinde. Ceza avukatlığının yarısı budur.


30. PRATİK HUKUKTA METOD - PROF. DR. ERNST E. HIRSH


 
 
 

Comments


bottom of page